25 Mayıs 2011 Çarşamba

SAHİ NEYDİ AŞK ?


Aşk ...

Yapmak istiyorum bunu anlatmak istiyorum.
Nedir aşk ..?
Tutku , bağlılık , sevgi , saygı , sen ve benden ziyade biz olmak , ihtiras , kıskanmak ...
Peki aşk insana her şeyi yaptırır mıydı ?
Evet , tabi ki de .. Aşkın olduğu yerde gurur , mantığa dayalı hiçbir şey kalmaz. Aşk güzeldir yahuu , hele bir de karşılıklıysa değme keyfine ..
Tüm günü beraber geçirirsin akşam olup da ayrıldığında , sanki bir daha hiç görmeyecekmiş gibi bir hüzün çöker , sarılırsın bırakmazsın ya aşktır işte bu. Bütün günlerin gecelerin birlikte geçsin istersin. Özlersin , kokusuna hasret kalırsın. Doymak istersin sonuna kadar , doymak doymak ama asla doyamamak istersin. Onu öyle seversin ki , körleşirsin . Adeta bir mahkum misali tüm isteklerini harfiyen yerine getirirsin . Bıkmadan usanmadan ve aşkla . Sen onu seviyorsun ya , oda seni seviyor ya gerisi hiç önemli olmaz hayatında. Çok mutlu olursun ama çok korkak. Hatta gizlice ağlarken bulursun nadir zamanlarda kendini. Sonra birden, hiddetlenirsin kendine. Her şey yolunda çok mutluyum, neden böyle oluyor dersin defalarca ve tam da o anda onu kaybetme pervasının dört bir yanını sardığını hissedersin. İşte tam bu an ona en derinden alışmaya başladığın andır. Bir anın bir anını tutmaz , durduk yere sırıtıp durursun .. Kendine engel olamazsın , hep gülümser çevrene pozitif enerji saçarsın. Bazen araya ayrılıklar , özlemler girer .. Bu seni ona daha da bağlar. Özlem arttıkça bağlılık da artar. O yokken eksik hissedersin , ne yediğinden , ne güldüğünden , ne ettiğin sohbetten , gezdiğin yerden zevk alamazsın bazen. Bazen iki deli aşık olursunuz yollarda el ele bağıra çağıra şarkılar söyler aşkınızı cümle aleme duyurursunuz. Bazen iki dost olur kimsenin bilmediklerini birbirinizle paylaşır , ayrıcalığı ortaya koyarsınız. Bazen iki romantik olur , hoş bir müzik eşliğinde loş bir odada dans edersiniz. Bazen tutkulu iki aşık olur , utanmasızca sevişirsiniz. Bazen sevgili , kimi zaman dost , baba , oğul , arkadaş , aşk , her şeyi olursunuz birbirinizin her şeyi ..
Aşık sevdiğinin uğruna her şeyi göze almaya razıdır. Hatta sevişmeyi bile .. Sevdiğiyle bir bütün olmayı , tek bir beden olmayı , bedeninin eşsiz çıplaklığında kaybolmayı , iç içe olmayı , gözlerinde bitmeyi , aşkın , tutkunun ve ihtirasın mutlak sonsuzluğuna çıkmayı oldukça sever aşık. Sevdiğiyle yaptığı , dünyanın en basit sıradan bir olayı bile onun için sonsuz mutluluk ve eşi benzeri olmayan tarifsizliktir. Aşık en çok mutlu etmek ister. Sevdiğinin mutluluğu zaten onun mutluluğudur. Bazen onunla doyasıya aşkı yaşamak isterken , bazen ufak bir çocuk misali bir pamuk şekere kandırılmak ister. Sevilmek ister , derinden sevilmek , anne gibi sevilmek .. Sevdiğinin yanında çocukluğunu göstermeyi bildiği gibi kadınlığını da konuşturmayı bilir. Yerine göre hanım , yerine göre kadın olmayı bilir.
Ünlü düşünür Pascal ' ın aşk için söyledikleri oldukça hoş ..
"Aşk iradenin gereğidir. Her çeşit dışsal emir ve baskılardan çok usa uymak gerekir. İradenin gereği olan bu aşktan başlayıp tutkuda sona eren bir yaşam mutludur. Bunlardan birini seçmem gerekse aşk´ı yeğ tutarım. Biz aşk karakteri ile doğarız. Aşk ruhumuz yetkinleştikçe gelişir ve bizi güzel görünen şeye sürükler. Bundan sonra artık bizim bu alemde sevmekten başka bir şey için var olduğumuzdan kim kuşkulanır? ... Aşkın konusu güzelliktir ve insan evrenin en güzel nesnesi olduğu için dışarıda aradığı bu güzelliğin örneğini kendi içinde bulması gerekir. Bu itibarla insan ancak kendisine benzeyeni ve olabildiği kadar kendisine yaklaşanı sever. Sevmeye başlayınca eskisinden bambaşka bir insan olduğumuzu anlarız. Aşktan söz ede ede insan aşık olur."

İnanın ki şu söylediklerim anlattıklarımın tek bir tanesi bile aşkı anlatmaya, tarife eş değer değildir. Bir nebze bahsettim fakat aşkı tam anlamıyla anlatabilmek ne mümkün ki .. Çok başka bir şey başka bir tat, başka bir dokudur.
Aşk Allah ' ın sana lütfettiği candan öte sevmektir sevgiliyi ...
Bazen ateş olduğunu bile bile , yakarsın canını .. Acı çekeceğini bile bile uzanırsın alevin tam ortasına , ama sonunda her şeye rağmen iyi ki dersin .. İyi ki yaşamışım ..
Eugenede de Lacroix adında bir düşünür : “ Aşkı anlatabilmek için yeryüzünde var olan dillerden başka bir dil ister. “ sözüyle aşkın hiçbir dilde tarifinin olmadığını çok güzel vurgulamış ..
Daha fazla lafa söze ne hacet .. Yaşayan bilir kardeşim ..
Bir kere sevdaya tutulmaya gör , ateşlere yandığının resmidir . Aşık dediğin mecnun misali kör , ne bilsin alemde ne mevsimidir.



Sevgi SAYIN

17 Mayıs 2011 Salı

şiir-i selim...




Hani değmezdi hayat gözyaşlarıma?
Değmeyi bırak,kopardı gözlerimi bir hışımla...

Ey hayat!
Madem kastın var yaşlı bakışlarıma,
Hadi beni yaşların olmadığı diyarlara ışınla!

Ellerine kalemi kim verdi hayat?
Söylesene bana!
Neden çizdin bedenimi bir başına?
Bir yar yakışmaz mıydı yanıma?
Hayat!
Senin adın kendinden bayat...
Tabi yönetmen sensin,
İçin rahat;
Kolaysa bir gece de bu yatakta sen yalnız yat...

Kemanın sesini duyuyor musun hayat?
Eskilerden nağmeleri inletiyor,
Geçmişi geleceğe dinletiyor...
Duyuyorsundur elbette fakat;
Anlamazsın,yoktur sende o lûgat...

Geceyi seviyorum biliyorsun,
Tenimi yıldızlarla ısıtırım...
Bilirim,
Bu sebepten tutunduğum yıldızları kaydırıyorsun...
Tek sebep tense eğer hayat;
Neden bu ızdırap?
Neden Güneş'i tenime çalmıyorsun?

Hadi bir şarkı çal be hayat!
Bir kere de aydınlık makamından olsun...
Otur karşıma şöyle,
Bir kere arşa değen başım olsun...
Şerefine tokuşturalım kadehleri,
Senin şerefine...
Şeref mi ne?
Hadi bilmezsin adını,
Bilir gibi yap bir kere be!
Bozma işte!
Sen oyuncu ol bir kere de...

Bak kim gelmiş eşikten bakıyor,
Gel çekinme Memat!
Umutlarım zaten beşikten mezara akıyor!
Sen de soluma otur,
Ben aranıza geçeyim.
Hayatın elinden yine mematı içeyim...

Bazen geceyim,
Bazen gecedeyim...
Biliyorum boynum bükük,
Ve biliyorum
Di'li geçmiş zamanların hep son hecesindeyim...
Dilim tatsızdır benim.
Bilirim;
Dilli dilsizlerin en fedakar fedaisiyim!

Selim Akgün / Hayat Memat

10 Mayıs 2011 Salı

hep başkalarınındır hatalar...


hep başkalarınındır hatalar
kimsenin şucu yoktur bu işte
ne annenin "aman kızım sakın severek evlenme" değişi
ne babanın "evlenipte ne yapacaksın" değişindedir suç
suç ikisindedir...
hiç düşünmezler mi ileriyi...
hayal etmezler mi gelecekte mutlu olmanın hayalini...
hep kötü fanteziler eşliyinde mi ilerler ömür?

"bana iyi bir örnek olamadı ailem" diyende midir suç
iyi yönlerini alamayan sende bende midir?
hep yaptıkları hataları başkalarına mâl etmek isteyen
ama insan olmanın aslında hata yapmak olduğunu bilmeyen
senin benimdir suç...

"kaçacak yer arasam bulabilir miyim" diyen bende değil ki suç!
beni kaçmak için usandıran yarda değil midir?
kendimizi hep "sütten çıkmış ak kaşık" gibi gösteren bizde değildir suç
bizi bu hale getiren sevdiklerimiz değil midir?
beni eleştirin diyip, sonrasında eleştirinin dozu kaçında insanları kırmaktan çekinmeyen kişilerde değildir suç
sonunu düşünmediğimiz işlere kalkışan bizlerde değil midir ?

"sende benim gibi olacaksın kızım, annenin şansı kızına geçer" diyen annede değil ki suç
bunları sanki yaşamak istercesine kendine hayat felsefesi edinen "salaktadır"
"oğlum/kızım sakın hata yapma" dedikten sonra
küçük bir hatada kulağımız çekildiğinde bizde değildir suç
bize hata yapma lüksünü vermeyen ailelerimizdedir!

kendilerini sanki hiç hata yapmamış gibi gösteren ebeveğinlerimizde değil mi suç
yaş ermiş kemale, hala daha bize hizmet eden annemizdedir suç
kendi ayaklarımızın üzerinde duramadığımız için bizdedir suç
şimdi söyleyin asıl suç kimdedir

sende mi bende mi ondan mı yoksa "bizde midir suç" ...

Yunus Emre Tatar