
Yedi katman var aşk için. Bu öyle bir hastalık ki, hasta bu hastalıktan zevk alıyor ve kurtulmak istemiyor. Öyle bir acı ki, aşk sahibi bunu arzı ediyor ve aşk derdine uğrayan kişi bir daha iyileşmek istemiyor. Acı çeken, acıdan kurtulmak dilemiyor. Zor gibi gözüken şeyleri de kolay gösteren de, doğuştan olan huyları ve doğal eğilimleri değiştiren de o.
"Seven" bir sıfat orada ve "sevilen" bir isim. O ismi bilmek sevmek içinde uğrunda ki ölmek içinde yeterli. Seven sevilenin uğrunda daima hasret, hicran, ayrılık, firkat acıları ile besleniyor. Acılar olmadan, uykusuz geceler olmadan huzur bulamıyor âdeta. Bu yüzden aşıklar Doğu'da, yıldızların çobanları olarak bilinir. Onların göz kapakları bulutlara ders okutur. Gözleri denizlere yansır. Sevgili uğrunda canlarını öyle verirler ki, tekrar can verebilmek için tekrar dirilmek isterler.
Aşklarında ortaklık istemezler ve rakiplerine karşı acımazsızlıkla zirvelere alçak kalır. Bu konuda şehirleri yakmak bir yana, harabeler bile yeniden harap edilecek kadar acımasız olabilirler. Öyle aşıklar vardır ki, ünlü sufi-lerden Arabi ve Mevlana'nın aşk yorumlarına hiç durmadan yeni yorumlar ilave etmek ve onların bir cümlesinden her dakika yeni bir kitap çıkarak istercesine derece derece aşkı çoğaltıp dururlar. Onlar aşklarını arttırdıkça yazıcılar bunları daha abartarak yazarlar. Aşk konusunda ciltler ve kütüphaneler dolusu bilgi üretmiştir Doğu'da. Yalnızca aşkı tanımlamak için harcadıkları mesaiyi söz gelimi hekimlik alanında harcamış olsalardı belki ölüme çare bulurlardı.
...