14 Haziran 2011 Salı

Siz babanıza hiç "seni seviyorum" dediniz mi ...


Bugün bir yazı okudum ve aklıma babam geldi…
Şimdi bir çok arkadaşım beni hiçbir şeyden çekinmez biri olarak tanır ki öylede bir yapım vardır. Ama düşündüm de acaba bu güne kadar yapmaktan çekindiğim ne var … Buldum evet vardı…
Babamın boynuna sarılırken hep bir tereddütte kalırım. Kızacağından değil, görmemişlikten. Ne yapalım. Biz kırsal kesimin çocuklarıyla hayat arasındaki yol normal insanların yollarından daha bir kötüdür. Bizim yollarımız hep patikadır. Taşlıdır yollar, hafif hız yaparsan savurur seni uçurumların diplerine…
Bu kadar rahatım ama düşünmedim değil neden böyle oluyor diye … dedim ya kırsalda yaşayan insanların çocuklarına olan sevgileri genelde içlerindedir. Hiç unutmam bir gün babam hasta oldum diye işini gücünü bırakmış ağlayarak geliyor. O arada bende havale geçiriyorum. Bana sarılışını belki mezara girsem unutmam. Evet arkadaş ben babama belki öyle ahım şahım “seni seviyorum” diyemedim ama bari sizin demeniz için bir şey yapayım… Bunu yapıyorum diye söylemeyeceğim anlamına gelmez. İlk fırsatta bunu yapacağıma söz verdim kendime…
Sizde kendinize bir söz verin bir kez olsun babanızın boynuna öyle bir sarılın ki ona “Baba Seni Seviyorum” diyin… bunu anneniz içinde yapın .. ama yapın. Üç günlük dünyada bir daha seni seviyorum deme şansımız olmaya bilir…

Çünkü "Savaşın ortasında komutansız kalmaktır babasız kalmak"

--------------------------------------------------------------------

Savaşın ortasında komutansız kalmaktır babasız kalmak"

Babanız öldüğünde büyüyorsunuz...
Artık soru soracağınız öğreneceğiniz azarını duyacağınız takdirini
alacağınız akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz korkacağınız
bir babanız yoksa büyüyorsunuz...
Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz,her istediğinizi almak zorunda olan
o kişi yoksa artık...
Hep sessiz ağlayan ,suskun seven en zor dönemde bile yıkılmaz görünen
sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık...
Büyüyorsunuz o zaman işte...

"Savaşın ortasında komutansız kalmaktır babasız kalmak"

Kaç yaşınızda olursanız olun, babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur...

7 Haziran 2011 Salı

istanbul boğazının hikayesi ...



Boğaz'ın en eski yerleşimcilerinden olan Bizanslılar, buraya Bosporos (Yunanca: Βόσπορος) adını veriyordu. Bu sözcük inek ya da öküz anlamına gelen βοῦς (bous) ve yol, geçit anlamlarına gelen πόρος (poros) adlarının birleştirilmesiyle türetilmişti. Öküz ya da inek geçidi anlamına gelen Bosporos adını taşıyan boğaza bu adın verilmesi Yunan mitolojisinde baştanrı Zeus'un, İo adında bir kıza âşık olması olayına dayanır. Hikâyeye göre İo nehirler tanrısı İnahos'un kızıdır. Tanrıların kralı olan Zeus bu güzel kızı görünce ona âşık olur ve eşi Hera'dan gizlice onunla birlikte olmaya başlar. Bir gün Hera'ya yakalanmak üzereyken kendini bir buluta, İo'yu ise bir ineğe çevirir. Aldanmayan Hera, ineği hediye olarak eşinden ister. Onu Zeus'tan uzak tutmak adına Argos Panoptis adlı canavarın gözetimine bırakır. Ancak Zeus, Hermes'i yollayıp Argos'u öldürtür. Bunun üzerine Hera, ineğe dönüşmüş İo'yu sürekli rahatsız etmesi için ona bir sinek musallat eder. Sinekten kurtulmak için var gücüyle koşan İo boğaza geldiğinde kendini boğazın sularına bırakır ve bu engeli yüzerek geçer. Kıyıya çıktığı yerde Keroessa adında bir kız çocuğu doğurur ve bu kız büyüdüğünde denizler tanrısı Poseidon ile evlenerek Byzas adında bir oğlan dünyaya getirir. Bu çocuk doğduğu yerde kendi adını verdiği Byzantion kentini kurar. Bu mitolojik öyküler hem İstanbul şehrine hem de Boğaz'a adlarını vermelerinden dolayı önemlidir.

Boğaz'ın antik dönemde kullanılan adlarından olan Bosporus'un kökenine ilişkin ortaya atılan bir başka görüş de sözcüğün Fosforos (Yunanca fosforlu, ışık saçan)' dan geldiği yönündedir. İstanbul Boğazı batı dillerinde hâlâ bu ad ya da bu adın değişik biçimleriyle bilinmektedir. Eski Türk kaynaklarında ise İstanbul Boğazı'nın Halîc-i bahr-i rûm (Marmara Denizi Boğazı) Halîc-i bahr-i siyâh (Karadeniz Boğazı), Halîc-i konstantiniyye (Konstantiniye Boğazı), Merecü'l bahreyn / Mecma'ül bahreyn (İki denizin birleştiği yer) ve İslâmbol Boğazı gibi adlarla anıldığı görülmektedir.