30 Aralık 2009 Çarşamba

Sensiz gelecek günler varsın bensiz yaşlansın...


Aşk bir araçsa sana varmaya,
Her kahrı baş tacımdır,,
Ucunda sen varsın ya hayat bu ya,,
Ölümde bile sana varmaktır…

Elçi bir göz ise mührün kalbimde,
Zaman beni beklese,
Dünya durdukça inan seninim ben,
İster aglat istersen gelme,
Sözüm söz ellerin kalbimde..

Gercek aşk ibadet halidir.
Korur tüm kötülüklerden.
Sen benim tek bağımsın yarım kalsın..
Sensiz gelecek günler,
Varsın bensiz yaşansın..

Sevenlerin adı giderde.
Aşkları kalırmış ama,
Yalnızlığa mahkumlar ağlasın,
Bu şarkıyla aşıklar birbirini tanısın..

^^
Bu kaçıncı gece gündüze devrediyorda sen gelmedin
Köprü altına gizlenmiş çaresiz duygularım
Gelip geçenden habersiz
Sevemedim bu kalabilıkta yalnızlığı
Hayır görmemiş gözlerden düşüyorum sessiz
Yaşadığımı alıp verdiğim nefesten anlıyorum
^^

Gercek aşk ibadet halidir
Korur tüm kötülüklerden
Sen benim tek bağımsın yarım kalsın
Sensiz gelecek günler
Varsın bensiz yaşansın

Sevenlerin adı giderde
Aşkları kalırmış ama
Yalnızlığa mahkumlar ağlasın
Bu şarkıyla aşıklar birbirini tanısın

29 Aralık 2009 Salı

mavi mi? yeşil mi?

hemen şaşırma. üstünde fazla düşünme de. çarçabuk söyle. çünkü her ikisinin içinde her şeye rağmen mutlu olabilmek var. çünkü her ikisinin içinde bekleyiş var, çünkü her ikisinin içinde kavuşabilmenin sıcak tebessümü var, çünkü her ikisinin içinde ben varım, beni ben yapan sen varsın.

maviye hasret olduğunu biliyorum. muhtemelen maviyi seçeceksin. ben de yeşile hasretim. belki de yeşil sensin, mavi ben. uzak sensin.. uzak ben!

mavi; kavrayış, sıkı sıkı sarılış, farkına varış, belki anlaşılmayış, bulutlarda yürüyüş, uzanış ama ulaşamayış, konuşmak isteyip konuşamayış, hissettirmek isteyip hissettiremeyiş, sadece ama sadece uzunca bir bakış bazen. saatlerce izleyiş. tek kelime etmeden.

yeşil; yeniden doğuş, cesaretleniş, belki harekete geçiş, kendini buluş, belki anlaşılmayış, özleyiş ama çok özleyiş, hoşlanış, ama ifade edemeyiş, dinleyiş, dinleniş. dolu dolu. bir daha buluşamayacakmış gibi. bir sonraki birlikteliği bekleyerek.

mavi! yeşil! kırmızı! turuncu! mor!

hepsi aynı değil mi?

biz değil miyiz aslolan? hissettiklerimiz değil mi?

meraklanma sevdiceğim
ruhlarımız beraber.

28 Aralık 2009 Pazartesi

Benimle çıkar mısın?...

Daha henüz 18 yaşındaydı,ama hayatının sonundaydı. Tedavisi mümkün olmayan kanser hastalığına yakalanmıştı. Kahır içinde kendini eve kapatmıştı. Sokağa bile çıkmıyordu. Annesi,birde kendisi. Bunlardan ibaretti hayat onun için. Bir gün çok sıkıldı. Sokaklara attı kendini.. Bir yığın vitrinin önünden geçti. CD satan bir dükkanı geçerken aniden durdu, geriye dönüp kapıdan içeri bakarak hayal meyal gördüğü tezgahtar kıza bir kez daha baktı. Kendi yaşlarında harika bir genç kızdı. Gözleri ve yüreği takılı kalmıştı. Bir süre düşündükten sonra CD dükkanına girdi. Kız gülümseyerek koştu ona doğru "Size nasıl yardımcı olabilirim" diye... Öyle bir gülümseyişti ki genç şaşırdı, geveledi, bocaladı sonra "Evet" diyebildi.. Rasgele bir plağı işaret ederek "Evet,bu CD yi almak istiyorum" dedi. Genç kız plağı aldı, içeri gitti. Az sonra paketlemiş bir şekilde geri geldi. Genç paketi aldı evine geldi ve hiç açmadan paketi dolabına attı... Ertesi sabah yine aynı dükkana gitti. Yine bir CD sardırdı kıza, yine eve gelip açmadan paketi dolaba attı. Günler hep sardırılıp açılmayan CD alımları ile geçti gitti. Bir türlü genç kıza açılmaya cesaret edemiyordu. Annesine açıldı sonunda... Annesi "Git konuş oğlum, ne var bunda" dedi.Ertesi sabah cesaretini toplayıp aynı dükkana gitti, ve yine bir plak seçti. Kız plağı sarmak üzere arka kısma gidince genç "sizinle bir gece çıkabilir miyiz ?" diye yazarak altında telefonunu ekleyip gizlice kasanın üstüne koydu.Sonra genç kızdan plağı alarak kaçarcasına uzaklaştı dükkandan. İki gün sonra evin telefonu çaldı. Anne açtı telefonu. CD dükkanındaki tezgahtar kızdı arayan. Delikanlıyı istedi. Gizlenen notu daha yeni bulmuş, ve görür görmez aramıştı. Ama delikanlının annesi ağlıyordu... "Duymadınız mı ? " dedi, "Dün kaybettik oğlumu"

Cenazeden birkaç gün sonra anne oğlunun odasındaki eşyaları düzenlerken gözüne dolabındaki paketler ilişti. Paketleri aldı oğlunun yatağına oturdu ve bir tanesini açtı. İçinde bir CD ve birde not vardı. "Merhaba,sizi öyle talı buldum ki, bir akşam birlikte çıkalım mı ? Jacelyn !... Bir başka paketi açtı. Yine başka bir not vardı. "Siz gerçekten çok tatlı birisiniz, hadi beni bu gece için davet edin artık...

27 Aralık 2009 Pazar

ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE

Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla, Bazan sessiz sedasız, ipekten kanatlarla, Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla, Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla, Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla, Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla, Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla, Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla.. Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle, Öldür bendeki beni, sonra dirilt kendinle, Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle, Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle, Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle, Ama her defasında geri döndüm seninle, Hangi düğüm çözülür, nazla, sitemle, kinle? Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle.. Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin? Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin, Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin, Eksilmeyen çilemsin, Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin, Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin, Çaresizim, çaremsin. Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?

SEVEREK AYRILANLAR...

o gün büyük bir sesle uyandı..hemen pencereye koştu...
şaşırdı çünkü 3 yıl aradan sonra apartmanlarına yeni biri taşınıyordu "yine yaşlıdır ,kafa dengi çocuğu yoktur " diye düşünerek içeri girdi...Ama yanılmıştı taşınanların 2 tane güzeller güzeli kızı vardı...Hemen büyük olana gözleri dikti...ANCAK kızlardan küçük olanının onun hayatında derin bir etki yapacağını nerden bilebilirdi ki...

aradan 2-3 hafta geçtii kızlarla tanışmak zorundaydı...en azından kendin, öyle hissediyordu...Kızlardan büyük olan çok kopuktu "küçüklerle işim olmaz" diyen tiplerden..Bu durum karşısında ilgi odağı küçük kız oluyordu. bir kaç arkadaş yardımıyla tanışmayı becerdi...

aradan 3 ay geçti.Çocuğun aşkı o kadar büyüktü ki onun uğruna ölmeyi göze alabilirdi...o kızı nasıl seviyorsa bi o kadarda kız onu seviyordu...okullar açıldı yeni arkadaşlar edinildi..aradan yine 2 ay geçti..onun üzerindeki baskı çok artmıştı "liseliyiz,kız çok, boşver onu" arkadaş baskısı,çevre etkisi,gençliğe adım ve lise polemiği o büyük aşkı parçalamaya yetti...

o kızı çok ama çok seviyordu...ayrılmaya karar verdi... aklında hep şu düşünce vardı "ileride onun kalbini kırmak bana acı verir"

kızı önüne çekti herşeyden habersiz etrafa gülücükler saçan ağzından "aşkım " lafı eksik olmayan o biricik aşkını....kız tm bir şey söyleyecekken çocuk aşkının sözünü kesti ve kararını açıkladı..."AYRILALIM" kız için ve çocuk için herşey donmuştu sanki...öyle bir duyguydu ki ağlamak yanında tarif edilemez şekilde küçük kalırdı...

çocuk dayanamayıp ayağa kalktı ve arkasına bakmadan yürüdü..tam bir iki adım atmıştı ki yere küçük bir şeyin düştüğünü duydu arkasına dönüp baktı düşen şey küçük mavi bir kutuydu...

kız ağlayarak...koşar adımlarla çocuktan uzaklaştı..kız uzaklaşınca çocuk hemen yerdeki düşen kutunun yanına gitti ve kutuyu açtı...kutunun içinde güzel bir bileklik ve bir not vardı notta şöyle yazıyordu "doğum günün kutlu olsun aşkım" çocuk o anda yıkıldı bugün kendisinin doğum günüydü...

Aradan 9 ay geçti kız apartmandan taşınmıştı...ama taşınmalarından tam 8 ay sonra çocuğa bir mektup geldi mektupta şöyle yazıyordu...

sen bu mektubu okurken ben seni izliyor olacam...ama bu sefer kapı komşunuz biricik aşkın olarak değil ayrıldığın günün sabahı kanser olduğunu öğrenip yıkılan ve tek desteği tarafından bir kez daha yerin dibine gömülen bir kız olarak...BEN ÖLDÜM--AŞKIM ÖLDÜ--

şimdi o çocuk hep düşünür durur "neden? neden? neden?" "neden? arkadaşlarına yenik düştü neden? iradesine güvenmedi? neden? korktuuuuu NEDEN??""

VE HALA DÜŞÜNÜYOR... biliyorum çünkü o çocuk benim......

severek ayrılmak....bile bile ölmek demektir.....

Bir yabancı!!!

AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR...

Dünya yaratılmadan önce iyi ve kötü huylar ne yapacaklarını bilmez vaziyette dolanıyorlarmış. Bir gün toplanmışlar ve her zamankıinden daha fazla canları sıkkın oturuyorlarken; Saflık ortaya bir fikir atmış: "Neden saklambaç oynamıyoruz?"..
Hepsi bu fikri beğenmiş. Çılgınlık bağırmış."Ben ebe olmak ve saymak istiyorum"...Baska hiç kimse çılgınlığı arayacak kadar çıldırmadığı için Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış.123..
O saydıkça iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar. Şefkat Ay'ın boynuzuna asılmış; İhanet çöp yığınının içine girmiş; Sevgi bulutların arasına kıvrılmış; Yalan bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış; Tutku dünyanın merkeizne gitmiş; Para Hırsı bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.Aşk; kararsız olduğu gibi nereye saklanacağını da bilmiyormuş.(Aşkı saklamak zordur )Ve çılgınlık 100'ü saydığı anda; Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış..
Ve Çılgınlık bağırmış.. "Önüm arkam sağım solum sobegeliyorum!" İlk önce Tembelliği görmüş çünkü saklanacak enerjisi yokmuş.Sonra Şefkati ayın boynuzunda İhaneti çöplerin arasında Sevgiyi bulutların arasında Yalanı gölün dibinde ve Tutkuyu dünyanın merkezinde birer birer bulmuş.Sadece biri hariç. Umutsuzluğa kapılan Çılgınlığın kulağına Haset fısıldamış: "Aşkı bulamıyorsun çünkü o güllerin arasında saklanıyor."
Çılgınlık çatal şeklinde bir sopa almış ve güllerin arasına saklamış ta ki yürek burkan bir haykırış onu durdurana kadar. Ve haykırıştan sonra Aşk elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış. Parmaklarıyla kapadığı yüzünden sicim gibi kan akıyormuş. Çılgınlık Aşkı bulayım derken heyacandan Aşkın gözlerini kör etmiş.. "Ne yaptım ben?!!" diye bağırmış."Seni kör ettim. nasıl onarabilirim? Aşk cevap vermiş: "Gözlerimi geri veremezsin. Ama benim için bir şey yapmak istersen benim klavuzum olabilirsin"..
İşte o günden beri Aşkın gözü kördür ve Çılgınlık da her zaman onun yanındadır...

26 Aralık 2009 Cumartesi

Yeni RAKI...

24 Aralık 2009 Perşembe

Bir mesaj...

En acısı da karşı tarafından seni sevdiğine ve kavuşamamanın yalnızca fani sebeplere bağlı olduğuna inanmaktır.Halbuki bi kaldırsak gözümüzün önündeki perdeyi,bi kaldırsak... o zaman görürüz ki gerçekten seven insan ne olursa olsun gelir; tüm sebepleri sonuçları göğüsler gelir... Eger gerçekten gelemiyorsa da sırf sevdiğinin mutluluğu için tamamen çıkar onun hayatından... Arada bir anlamlı mesajlar göndererek sönmeye yüz tutmuş ya da buna yeltenmiş yüreği yeniden yakmaz...Arada bir gönderilen mesajların altında aslında "Beni unutmamalısın" bencilliği yatar.Biz saf aşıklar bunu bile bile yine yakar yıkarız yüreğimizi o mesajın hatırına... O, gönder tuşuna bastıktan 2 saat sonra hayata döner biz 2 ay zehrederiz hayatı...

Neden yazdın diye sorarsanız bana, içimden gelenleri tek bir mesajla anlatmaya çalıştım sizlere.Umarım anlarsınız beni de benim düştüğüm hatalara düşmezsiniz sizde...

Sevgilerimle...
Yunus Emre Tatar

23 Aralık 2009 Çarşamba

Hadi git...

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

Her darbene tahammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...

Cemal Safi

21 Aralık 2009 Pazartesi

Gönül...

Ben sana uymazsam ağrımaz başım,
Sayende gülecek yüzüm yok gönül.
Nereyi yıkmadı benim gözyaşım,
Nerede hıçkırık izin yok gönül.

Yeni bir afet mi girdi düşüne?
Hadi Allah versin çek git işine,
Bir fettan gözlünün düşüp peşine,
Derbeder olmaya luzüm yok gönül.

Ne bana cilve yap, ne yalvar yakar,
Yerimde kim olsa usanır bıkar,
İstersen karşıma huriler çıkar,
Vallahi billahi gözüm yok gönül.

Son diye söz verdin her seferinde ,
Vefa yok ,ne Aynur, ne Ayfer’inde,
Hayırsız Nur’unda Nilüfer’inde,
Emelim ,özlemim, arzum yok gönül .

Seni çöle çevirmeye mahkumum,
Ne bir gülüm olsun, ne bir zakkumum,
Çoktandır başladı ,yaprak dökümüm,
Takvimde baharım,yazım yok gönül.

Nerede görülmüş ,güldüğüm nerde,
Nerede başımı sokmadın derde,
Her aşkta hüsranla kapandı perde,
Artık o tarakta bezim yok gönül.

Kapandı sevdanın dönemi bence,
Kalmadı Leyla’nın önemi bence,
Gene mi özendin gene mi gence,
Sana söyleyecek sözüm yok gönül.

20 Aralık 2009 Pazar

Candan Erçetin - Git


Candan Ercetin - Git - Click here for more amazing videos

ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
git de allah aşkına bir selama muhtaç et!

güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.

git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
günahıma girmeden, katilim olmadan git!

cemal safi...

Özgün - Mühür

19 Aralık 2009 Cumartesi

cezmi ersöz tercüman oluyor bana :

Sevgilerim oldu. Başarılar kazandım. Misafirler geldi evlerime... Çılgın, başıboş, şımarık, ihtiras dolu yaz akşamlarım oldu... Sevgi dolu mektupları aldım. Telgraflar, çağrılar... Yolculuklara çıktım. Beni karşılayanlara el salladım sevinçle, içim kamaşarak... İştahlıydım. Arzularım hiç dinmeyecek gibiydi... Doğum günlerimde pastamı keserken herkese ve kendime hak ettiğimizden daha çok şans
diledim hep...

Ama yine de unutamazdım senin kapında bekletildiğimi, beni içeri almadığını, varlığımın en anlamlı, en sahici parçasının sende kaldığını, o ikiye bölünmüşlüğümün derin sızısını unutamazdım, bunun yıllarca süreceğini ve de hiç dinmeyeceğini...

Uzağa, istediğim uzaklara gitme şansım ancak yanında olursam mümkündü. Çünkü ne zaman içime baksam yüzünden geçen bütün zamanları, bütün özleyişleri, yüzünden gerçek dünyaya açılan yolları, başka ve öteki hayatları görüyordum...
Yüzünde varlığımın sende kalan parçasını görüyordum. Böyle zamanlarda yüzünde, acıyla gölgelense de bağışlayan bir gülümseme olurdu. Ve bu gülümseme senin beni bir gün içindeki varlığımla buluşturacağını hissettirdi...

Karşına çıkan herkeste seni aramak... Seni hatırlattığı için birine âşık olduğunu sanmak... Sen olmadığını bile bile, bütün hayatını bu ilişkiye adamak için çırpınıp durmak...

Bunu bile bile yaşamak nedir bilir misin? ...

Düşünsene, ben seninle düşlerimi, heyecanlarımı, çocukluğumu, acılarımı aldattım...

Seni unuturum diye yaşamaya başladığım her aşkı, ben yine seninle aldattım...

Sen beni içine almadığından beri yıllardır ben seninle kendimi aldattım...


Bir tek seni sevdiğim doğruydu... Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı...

Sen beni dışladığından beri beni sevenlere bir hayalet hediye ettin...

Ve ben en çok onların sevgisine inandım. En çok onlara derinden üzüldüm. Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine sevebildiler diye... Dünyanın iyi bir yer olduğuna ve yaşamak için çok sebep bulunduğuna bu insanların bir hayalete duydukları o akılalmaz, o sonsuz sevgileri yüzünden bir kez daha inandım...

Sorma artık şu halimi acılarım dinmeyecek susuzluğum bitsede gözlerim açılmayacak belki de. Benim gözleri siyah kalbi mavi vicdanı ise ben sevgilim. Sen gökkuşağı sen kardelen bütün renkler senin bütün inatlaşmalar sende ama unutma bir gün belki bir bulut olurum belki gökyüzü belki bir okyanus ya da okyanus da bir damla su...

Seni sevmek, bensiz akip giden hayatina bir yabanci gibi uzaktan bakmak oldu çoktandir... O çocuk ellerinin, bir baskasinin saçlarinda gezindigini, aniden özlemle sarilip bir baska yüzü öpücüklere bogdugunu..
Kendimin bile affedemedigi bir bencillikle, kalbindeki tek askin benimki olmasi için gözyaslari içinde Tanri'ya yalvarmak oldu..seni sevmek..

Seni yasak bir ask gibi gözlerden uzakta, rutubetli duvarlar arasinda yasamak oldu, sevmek... Beni hayatindan disladigin için öfke nöbetlerine kapilip, bana bile yabanci gelen, hiç tanimadigim bir sesle sana bagirmak, haykirmak, aglamak, sonra pismanlikla affedip tutkuyla sana tekrar sarilmak oldu...

Yabani bir ot gibi ruhumu sarip sarmalayan öfke ve kiskançlik duygulariyla benligimden uzaklasmayi kendime yakistirmamak, sikisip kaldigim bu karanlik dehlizde, kendi kalbimde, yalnizligimda, sensizligimde, kendi askimla delirmek oldu artik seni sevmek...

Simdi, bu aciya bir son vermesi, kendisini terketmesi, sonsuzluga birakip gitmesi için birbirine yalvaran iki yüregiz artik...
"Ayazda Iki Yürek" gibiyiz...
Sen benim sizofren askimsin... Bense senin kanayan vicdaninim...
Affet beni sevgilim... Verdigim sözleri tutamadim...

18 Aralık 2009 Cuma

AŞK...

"o var yalnızca, o var olduğu andan itibaren dünyanın nüfusu 1. sen de yoksun artık. bir tek o var. zaten sen ve o artık aynısınız. başkası yok. dünya yok. allah yok. peygamber yok. aç-tok yok. yalnızlık ve kalabalık yok. kaos yok. mutluluk-mutsuzluk yok. dert yok. derman yok. acı yok. telafi yok. sadece bir çift göz var. beraberinde taşıdığı sonsuz huzur. hep artan ve ve bu artışın sonu olmadığı bir huzur. sürekli parlayan gözler. ötesi daha parlak, daha parlak. umut etmek yok, çünkü buna gerek yok. her şeye sahipsin artık, kaybedecek de bir şeyin yok artık, bir tek o var. sen o'sun. var olan tek şey o: aşk."

Sertap Erener - Açık Adres


Bence yılın klibi olmaya aday sözlerine dikkat...

Mevlana...

Mevlana’nın öğrencileri arasında Süryanos adında bir de rum delikanlısı var.
Çetrefilli lakırdı etmesini beceremeyen, açık sözlü bir genç olacak ki,
uluorta konuşmalarından ötürü yakalayıp kadı’nın ödüne götürüyorlar.

kadı soruyor :
sen mevlana’ya tanrı diyormuşsun, doğru mu?
süryanos hep o açık sözlülükle : yalan, diyor, ben mevlana’ya tanrı demedim, tanrıyı yaratandır dedim. tanrı benim, ama bunu yıllardır bilmiyordum, bana tanrı olduğumu mevlana öğretti…

süryanos’u iyice çıldırmış sanarak bırakıyorlar.
o da gelip olup bitenleri mevlana’ya anlatıyor.

mevlana : kadı’ya deseydin ki, diyor,
''yazıklar olsun sana, eğer sen de tanrı olamadıysan!''

10 Aralık 2009 Perşembe

Papaz ve Şeytan

Papaz ve Şeytan

Papaz, ölmek üzere olan adamın üzerine egilerek: 'Olmeden önce seytanı ve onun kötülüklerini lanetle' der.

Ancak adamdan ses çıkmaz. Papaz gene: 'Olmeden önce seytanı ve onun kötülüklerini lanetle' der demesine ama adamdan gene ses çıkmaz.

Papaz iyice sinirlenir:

-'Neden seytanı ve kötülüklerini lanetlemiyorsun be adam?'

Adam son bir gayretle ve fisiltiyla yanıtlar:



- 'NEREYE GİDECEGİM KESiNLESMEDEN KİMSE HAKKINDA YORUM YAPMAK İSTEMİYORUM

Bir kadın çocuktur aslında

Bir kadın çocuktur aslında
….Bir kadın çocuktur aslında…..çocuk gibi davranmayı sever.erkeğin
kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister...

Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak sevmeli erkek kadını..ama hiç bir kadın çocuk muamelesi görmek istemez.söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini,dikkate alınmasını ister...
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz;ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz..

Bir kadın güçlüdür aslında.hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.ama
bu gücünü herzaman ortaya koymasını sevmez...
ister ki,erkeğin gücü kendisine huzur versin.kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler.böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.yapmak istediği birşey varsa mutlaka yapar.

Bir kadın sevgidir aslında.içinde her zaman sevgiyi taşır.sevdiklerinden
kolay ayrılamaz.sevdiklerini kolay kolay kıramaz.zor sever;ama,tam
sever.

Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul
ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.


Bir kadın yalnızdır aslında.hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz...kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep
yalnızdır...o dünyaya kimsenin girmesine izin vermez,hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz...

yalnızlık onun sığınağıdır...o sığınağa ne zaman gireceğine,ne kadar
kalacağına hep kendisi karar verir.sığınaktayken oradan çıkmaya
zorlarsanız,onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

Bir kadın çılgındır aslında.neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez...üreticiliğinin sınırı yoktur....ama bunu ortaya çıkartmak için
hayatının erkeğini bekler.hoyratça harcamaz üreticiliğini.sadece
erkeğine saklar...bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok
şanslısınız demektir.çünkü hayatın içinde olan herşey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor.yemek yemek,su içmek bile.bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyormusunuz?
anlıyorsanız ne mutlu size.anlamıyorsanız ne yazık ki yaşamıyorsunuz

bir kadını ağlatırken çok dikkat edin..!!!
çünkü Allah gözyaşlarını sayar..!!!!

kadın;erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı..!!!
öyle olsaydı ezilirdi!!!
üstün olsun diye başındanda yaratılmadı!!

AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI;
Eşit olsun diye;
Kolun biraz altında;Korunsun diye!!!
KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!!!

9 Aralık 2009 Çarşamba

Yalın-Ki Sen

7 Aralık 2009 Pazartesi

Ahmet Arslan- Tanımadığım Ten


Yalnizca bir kırıntıydın, icime ilk düstügünde
Vakitsiz bir anda...

Bilmedigim bir neden beni alip götürdügünde o yerlere
Keder ve budalaliktan baska yasamin bir anlami varmiydi

Aradigim aski bulduysam, sendedir
ya bu benim icimde dolasanda kimdir
Ya bu benim icimde mekan tutanda kimdir

Adem evvelinden beri bir yanimiz noksandir
neylersin...

Beni bu alemde divane gibi gezdiren sen degilmisin
Geriye kalan yalnizca tanimadigim bu tendir


video: http://www.youtube.com/watch?v=iwM-C0rBHlY

Düşünce gücüyle e-postasını açtı


DÜŞÜnce GÜcÜyle E-postasini AÇti..... İngiltere'de felçli bir adam yeni bir beyin sönsörü sayesinde düşünerek bilgisayarın imlecini hareket ettirdi ve e-postasını açtı.

Kol ve bacakları felçli 25 yaşındaki adam 'BrainGate' sensörü sayesinde bilgisayarda e-postasını açabildi ve bir robot kolunu kontrol edebildi.

Felçli hasta Massachusetts'deki Cyberkinetics Neurotechnology Systems tarafından geliştirilen bu sistemin denendiği ilk kişi oldu.

Bilim adamları hastanın beyninin hareketi sağlayan bölgesine 100 elektrodun bulunduğu minik bir silikon çip yerleştirdi. Böylece hücrelerin faaliyetleri kaydedilerek bilgisayara aktarıldı ve bilgisayarın komutları tercüme etmesiyle hastanın cihazı kontrol etmesi ve hareket ettirmesi sağlandı.

Massachusetts hastanesi yetkilileri bu yöntemin felçli insanların yaşamını kolaylaştırmada bir umut olduğunu söylediler


http://www.siyahdeniz.com/ilginclikler/dusunce-gucuyle-e-postasini-acti/

6 Aralık 2009 Pazar

Rihanna-Russian

3 Aralık 2009 Perşembe